Bu yıl 20.si düzenlenen Türkiye’de İnternet Konferansları bünyesinde gerçekleştirilen Blog Yazarları Çalıştayına Evren Soyuçok (Evren Günlüğü) tarafından konuşmacı olarak davet edilmiştim. Davetini kabul etmem ve tüm hazırlıları tamamlasam da hava muhalefeti yüzünden katılamadım. Ama Evren sağolsun hazırlandığım konulardaki görüşlerimi çalıştay ziyaretçilerine aktarmış. Yazımda konu başlıkları ile görüşlerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Blogdan amaç nedir?
- Uzman olunan alanla ilgili bilgi paylaşımı
- Blog yazarlığından para kazanmak
İlk olarak kısaca neden blog yazdığımızı değerlendirmeliyiz. Blog yazmak için illa bir konuda uzmanlığınızı ya da konuyla ilgili bilgilerinizi paylaşmanız gerekmez. Blogun kişiselliği bu anlamda öne çıkar. Sonuçta paylaşacağınız yazacağınız her şey size ait sizin kişisel olarak deneyimlediğiniz konulardır. Bu yüzden kendi kişiselliğinizi insanlara saydam bir şekilde sunmuş oluyorsunuz. Bu gezdiğiniz bir yeri anlatmak olabilir, ya da kullandığınız bir ürünün iyi kötü özelliklerini paylaşmanız olabilir ve bu konularda kesinlikle herhangi bir teknik bilgi sahibi olmanız gerekmez.
Blog sizin kişisel alanınızdır. İstediğinizi yazmakta ve paylaşmakta özgür olduğunuz gerçeğini kimse sizden alamaz, almamalıdır. Ve işte bu noktada gazeteciyi blog yazarından ayıran nokta budur. Gazeteci çalıştığı kurumun ona verdiği yönde yazmak zorundadır ancak bir blog yazarı hiçbir baskı altında kalmadan görüşlerini açık ve net bir şekilde yazabilir. Ve zaten blog yazmanın güzel tarafı da özgür olmanızdır.
Gelelim maddiyata smile Yaklaşık olarak 9 yıldır blog yazan birisi olarak 7 yıl blog maliyetini bile karşılamayacak durumdaydı ve Google’dan reklamlardan 6-7 ayda bir $100 dolar para alırdık. Nedense buna sevinirdik. Son bir yıl içerisinde sitelerin tanıtımını yazmak ve link reklamlar almak isteyenler çoğaldı. Bu çoğalmanın sebebi özgünlük ve arama motorlarında bazı konulardaki yükseklerde yer alma sebebidir.
Blog, kişisel midir kurumsal mı?
Son zamanlarda en rahatsız olduğum konulardan birisi aslında bu. Blog kavramının kurumsallaşması diye bir şey bence söz konusu değildir. Blog kavramı kişilerin kendi düşüncelerini, fikirlerini, olaylar karşısındaki kişisel yorumlarını başkaları ile paylaştığı bir ortam olmalıdır.
Son zamanlarda görüyoruz ki firmalar blog isminde bir alt site açıyor ve firmanın haberlerini bu yapı üzerinden paylaşıyor. Ya da çok yazarlı ortamlar olarak gözlemlediğimiz haber siteleri de kendilerine artık blog demeye başladı. Bu oluşan yapı nedeniyle kişisel olarak blog yazmaya başlayan insanları kötü etkiliyor ve çoğu insan daha blog açmadan vazgeçiyorlar. Açanlarda yazmamaya özen göstermemeye başlıyorlar.
Kısaca çok yazarlı olarak yayın yapan internet siteleri blog değildir. Aynı şekilde firmaların kendi haberlerini yayımladığı alt sitelerde blog değildir. Bunlar kendilerine ne derseler desinler ama blog dememeleri gerekiyor ki bizde özene bezene yaptığımız bu işi severek yapmaya devam edebilelim.
Blogların markalaşması
- Blog yazarken gerçek kimlik kullanmanın zorlukları
- Markalaşma yolunda atılacak adımlar,
- Rumuz kullanmanın markalaşmaya etkisi,
Gerçek kimliğinizi blog yazarken kullanmak aslında güzel bir şey ancak bu yazdığınız konu ile alakalı olarak sizi sıkıntılı bir duruma getirebiliyor. Kendimden örnek verecek olursam gördüğünüz üzere gerçek kimliğimi başarılı şekilde rumuza takma ada dönüştürmüş oldum. Buna birazda şans diyebiliriz. SPAKSU marka ismi aslında ismimin baş harfi ile soy ismimin tamamının birleşmesi ile oluşuyor. Bunu ilk başta ziyaretçiler anlayamıyor ancak söylenişindeki akıcılık, telaffuzun kolay olması ve bir marka değeri taşıması ziyaretçilerin merakını cezbedici duruma getiriyor. Sanki yabancı bir siteye girmiş gibi hissetmesine yol açabiliyor lakin sadece ismin baş harfi ile soyadının birleşimi olan bir kelimenin markalaşması.
Biliyorsunuz ki Türkiye’de markalaşan blog sayısı pek fazla değil. Geçtiğimiz aylarda SPAKSU olarak ta bu sayılı markalar arasına girdik. Marka olmakla aslında birçok alanda resmi olarak hak kazanmış oluyorsunuz. Ve bu sayede blog ve diğer işlevlerde yasal olarak yazdığınız yazıyı korumanız kolaylaşıyor. Markalaşmanın getirilerinin yanında aslında görünmeyen en önemli değer ise size verdiği özgüven ile daha da başarılı işleri kendi markanız altında birleştirmeye olanak sağlıyor.
Umarım Blog Yazarları Çalıştayı her yıl daha güzel organizasyonlarda ve daha çok kişiye hitap edebilecek şekilde devam eder.
Çalıştay için hazırladığın görüşleri burada paylaşman çok iyi olmuş. Bazen başka şeyler yazmaktan asıl şeylere sıra gelmiyor; bir vesileyle asıl uğraşımızla ilgili kalem oynatıyoruz.
Çalıştayın en uzun süresini aldı kurumsal bloglar konusu. Oturum başkanı Mustafa Akgül Hoca, kurumsal blog kavramını anlamadığını ısrarla dile getirdi; Kemal ve Funda da ısrarla izah etmeye çalıştılar. Anladığım şu ki ne sen ne Funda ne de Kemal, kurumsal blog konusunda ortak noktadasınız ;) Blogun kişisel olduğu noktasında seninle hemfikirim.
Çalıştayın küçük de olsa bir sinerji oluşturduğunu düşünüyorum. Blog yazmaya başlayan yeni isimlerle tanıştım orada; hatta çalıştayı gerçekleştirdiğimiz salonun teknik ekibinden iki kişi daha blog tuttuklarını ve en çok bizim oturumu merak ettiklerini söylediler. Çalıştayda bizi dinleyip kendi tabiriyle -gaza geldiğini- yazan bir arkadaş, hemen ertesi gün blog çatığını haber verdi.
Popülarite / fenomenlik kavramlarının arasında kaybolmadan en sade en doğal halde kalmaya gayret gösterip basit düşünerek böylesi küçük ama etkili adımlar atılması gerektiğini düşünüyorum.
Bu arada spaksu’nun markalaşma serüvenini ve bunun nasıl gerçekleştirilebildiğini ayrıntılı olarak bir yazında bizimle paylaşmanı rica ediyorum. Önemli bir konu çünkü.
Emeklerin ve katkın için teşekkür ederim. Görüşmek dileğiyle
Güzel bir etkinlik olmuş, konuyla alakalı okuduğum makaleler bunu gösteriyor.