En coşkulu basketbol severler bile, oyunun temel içeriği sorulduğunda, iki takım, bir saha, iki pota ve bir top diye cevap verecektir. Bu tabii ki doğru, ancak teknolojik gelişmeler sayesinde, çocuklarımızın okul bahçesinde oynadığı basketbol oyunları artık NBA ve Olimpiyatlar gibi ulusal ve uluslararası turnuvalarda oynanan türe göre çok daha basit kalıyor. Sadelikten yana olanlar oyunun geleneksel ve temel şekliyle kalması gerektiğini öne sürseler de, geçtiğimiz yüzyılda gerçekleşen birçok değişiklik aslında oyunu daha iyi bir hale getirdi ve bunları ayırt etmek çok güç.
Hücum süresini ele alalım. 1954’te bunun icat edilmesinden önce, maçlar çok sıkıcı geçiyordu ve bugünün sürekli sayı yapılan NBA maçlarına kıyasla daha çok Avrupa futboluna benziyordu. Oyuncular bütün maç boyunca paslaşıyor, düşük sayı üretiyor ve az şut atıyorlardı. Hücum süresinin kurallara eklenmesiyle birlikte, oyuncular artık top kaybı yaşamamak için 24 saniye içinde şut atmak zorunda; bu, oyunun hızını önemli ölçüde arttırdı ve gelişmesine katkıda bulundu, böylece son çeyreğin sonu gelmeyen şekilde pas egzersiziyle geçmesini engellemiş oldu. Bu tür maçların, tuttukları takıma bahis oynamak isteyenler için ne kadar sıkıcı olduğunu bir düşünün! Bu yüzden bir an durup, milyonlarca coşkulu bahis severin tırnaklarını kurtaran basketbol icadı hücum süresine şükranlarımızı sunalım!
Aynı bahis severlerin yeniliklerden memnun olmak için başka nedenleri de var. Geçmişte bir maça küçük bir bahis yatırmak isteseniz, gişenin önünde kuyruğa girmeniz veya bir bahisçinin cebine biraz para sıkıştırmanız gerekirdi, ama artık, basketbolda mevcut canlı bahis oranları sayesinde, biraz heyecan yaşamak isteyenler bunu salondaki yerlerinde otururken telefonlarıyla gerçekleştirebiliyor.
O gösterişsiz çember bile basketbolun ilk günlerinden bu yana dönüşüm geçirdi. Bir zamanlar oyuncuların topu geri almak için merdivene çıkmasını gerektiren ahşap bir şeftali sepetinin asılı durduğu yerde, bugün metal halkalar ve ağlar kural oldu. Bunun eski bir teknolojik gelişme olduğunu düşünebilirsiniz, ama maçların sadece şeftali sepeti kullanarak ne kadar uzun süreceğini bir düşünün!
Oyuncularla ilgili en önemli teknolojik ilerleme ise basketbol ayakkabılarında görülüyor olmalı. Hepimiz ara sıra converse giymeyi severiz, ama bu nostaljik ayakkabılar konu kazaların ve sakatlıkların önlenmesi olunca pek de etkili değil. Üst kısmının yüksek oluşu belli ki bileği desteklemek için yapılmış, ama basketbol ayakkabılarını amacına daha da uygun hale getiren daha ayrıntılı teknolojik ilerlemeler var. Ayakkabı üreticisi olarak Nike’ı ele alalım. Yıllarca ayakkabıların hafifliğini ve nefes alabilirliğini arttırmaya çabalayan şirket, ayakları serin ve en uygun durumda tutabilmek için yapay deri, gözenekli malzeme ve TPU doku kullanarak Nike Zoom Hyperfuse teknolojisini piyasaya sürdü. Dahası, basketbol dünyasında daha önce görülmemiş bu teknoloji, ayakkabının ayağa tam anlamıyla mükemmel şekilde oturmasını sağlıyor.
Son olarak, anında tekrar izleme ve şahin gözü teknolojisi gibi icatlar geçtiğimiz yıllarda oyunu tümüyle geliştirdi. İlki hakemlerin kontrol edilip doğrulanmasına imkan sağlayarak oyunu daha adil hale getirdi, şahin gözü ise topun geçtiği yerleri takip etmek için kullanılarak eğer top çizgiyi geçtiyse gerçekten geçtiğinden emin olunmasını sağladı, yani yine, oyunu çok daha nizami ve tarafsız hale getirdi.
[alert variation=”alert-info”]Spaksu Blog “Bülten” Kategorisi hakkında; Bu kategoride yayınlanan tüm yayınlar Basın bülteni niteliğinde tarafımıza ulaştırılan yazılardır. Spaksu Blog bu yazıları hiç bir değişiklik yapmadan yayınlamaktadır. Okurlarımızın bilgisine arz edilir.[/alert]
basketbol futbola göre daha az takip edilen bir spor