Eskiden sadece ülkelerin sahip olduğu keşif, gözlem ve istihbarat uyduları artık günümüzde bazı teknoloji şirketlerin de sahip olduğu bir araç haline geldi. Bu nedenle ülkelerin gizli kalması gereken yerleşkelerin uzaydan çekilen görüntülerine artık isteyen herkesin erişebilir durumda olması maalesef bu konudaki gizlilik ihlalini veya güvenlik açığını gözler önüne seriyor.
Bu kapsamda geçmiş dönemlerde bu konuyla ilgilenen kamu kurumları ve askeri otoriteler, ilgili şirketlere gizli kalması gereken koordinatları vererek en azından uzaydan çekilen bu görüntülerin “halka açık” olarak yayınlanması engelleniyordu. Fakat günümüzde gizli kalması gereken yerleşkelere ait bu görüntülerin hem halka açık olarak yayınlanması hem de yüksek çözünürlüklü olarak şirketlerin ve ülkelerin veritabanlarında bir yerlerde saklanıyor olması çok muhtemel görünüyor. Hatta istendiğinde de canlı olarak görüntülenebiliyor.
Bu durumda ilgili firmalara ve diğer devletlere güvenmekten başka çaremiz yok gibi gözüküyor. Tabi ne kadar güvenebiliriz sorusu her zaman kafamızda ciddi bir soru işareti olarak kalacaktır. Aynı durum tabi ki bizim tarafımız için de geçerli. Günümüz dünyasında “bilgi güçtür” kavramı gerçek anlamını her ortamda ve her konuda bize gösteriyor. Bu sayede bizimde bu konuda güçlendiğimiz ve kendi keşif, gözlem ve istihbarat uydularımızı kullandığımız aşikar.
Basit bir senaryo örneği ile konuyu pekiştirmek gerekirse; Bir kamu kurumu veya askeri yerleşke için bir bina inşa ediyorsunuz. Diğer devletler veya şirketler bu binanın planlarını size karşı bir koz olarak elinde tutmak veya kullanmak istiyorlar. Günümüz gözlem ve istihbarat uydu teknolojileri sayesinde istenen planlara erişmelerine gerek kalmıyor. Bu binanın inşası esnasında yüksek çözünürlüklü olarak her gün uzaydan bir fotoğraf çekildiğini düşünelim. Bina inşaatının başından bitişine kadar çekilen fotoğrafların bazı algoritmalar kullanılarak bileştirildiğini ve normal bir plandan fazlası olarak binanın 3 boyutlu bir planı oluşturabileceklerini düşünelim. Bu senaryo bize uçuk ve uğraşılması güç bir senaryo gibi gelebilir ama yapılabilirliği olası olduğu için bina ve yerleşke açısından risk oluşturan bir senaryo diyebiliriz.
Yukarıda konuyla ilgili olarak Kale Yerleşkemizin şu anda Google Earth tarafından “herkese açık” aktif olarak yayında olan geçmişe ve şuana ilişkin uydudan çekilen fotoğrafları görüyoruz.
Bu görselde de şuan da Google Maps’te yayında olan Ayyıldız Yerleşkesi ve Zırhlı Birlikler Askeri Yerleşkesinin “herkese açık” yayınlanan fotoğrafını görüyoruz.
Yukarıda gördüğünüz görseli de Yandex Maps’ten aldım ve gördüğünüz gibi fotoğrafta Kale, Ayyıldız Yerleşkesi ve Zırhlı Birlikler Askeri Yerleşkesi olması gerektiği gibi bulanıklaştırılarak yayınlandığı görülüyor. Ancak yine de bu görsellerin bulanık olmayan hallerinin sistemlerinde depolanmadığı anlamına da gelmiyor.
Bu kapsamda gördüğüm kadarıyla Google Maps ve Earth uygulaması ne hikmetse artık gizlilik gerektiren çoğu kamu ve askeri yerleşkelerin uzaydan çekilen fotoğraflarını rahatça paylaşabiliyorlar. Geçtiğimiz dönemlerde bulanıklaştırılarak paylaşıldığı dönemlerde bile Türkiye çıkışlı olan IP’lerde bu yerleşkeleri bulanık olarak gösteriyorlar, fakat Türkiye çıkışlı olmayan IP’lerden girenlere ise bu fotoğraflar maalesef herkese açık yayınlanıyordu.
Bahsettiğim bu durum da bize önlem alınması gereken ciddi bir Bilgi Güvenliği riski olduğunu gözler önüne seriyor. Keşif, gözlem ve istihbarat uydularının bizim izin vermediğimiz alan ve yerleşkelerde çekim yapmasını engelleyebilecek bir teknoloji ile belirli süreli veya süresiz olarak görüntü alması fiziki olarak engellenmelidir.
Bu nasıl yapılır konusu ciddi bir araştırma ve geliştirme süreci isteyen bir konu olacağına şüphe yok ama bu konu gelecekteki teknolojilerin en değerli konularından birisi olacağını da şimdiden belirtebiliriz.
Beyin Fırtınası için olası bir çözüm önerisi;
Bu konuyu düşündüğümde aklıma gelen olası bir fikir olarak sizlerle paylaşmak istediğim, araştırmaya değer bir konu var. Işık gürültüsü kavramını muhakkak bir yerlerde duymuşsunuzdur. Işığın fazla olduğu şehir ortamlarında açık havaya baktığımız zaman normalden çok daha az yıldız görürüz, fakat ışığın az olduğu kırsal kesimler, tepeler ve dağlarda açık havaya baktığımız zaman da bugüne kadar görmediğiniz kadar yıldızı bir arada görebiliyorsunuz. Peki bu ışık gürültüsü konusunu tersine çevirerek kullandığımızı düşünürsek ve yoğunlaştırılmış bir ışık gürültüsü veya kalkanı ile uzaydan görüntülenmenin önüne geçilebilir mi? Sorusunu bu alanda uzmanlaşmış değerli araştırmacılara sormak gerekiyor.
Ekleme: Güneş ışığının yansıtma yolu ile kullanılarak, gözlem yapan uyduların kör edilmesi sağlanabilir. Sonuçta en büyük ışık kaynağının güneş olduğu aşikar.
Günümüzün ve geleceğin en değerli varlığı konumunda olan Bilgi’nin korunması ve güvenliğinin sağlanması şimdiden ciddiye almamız gereken çok önemli bir konudur. Bu nedenle de şuan bize saçma ve uçuk gelen her türlü önlemi almamız gelecekte bizim güvende olmamızı sağlayacaktır. Umarım bu yazı ilgili kurum ve kuruluşların dikkatini çeker ve bu konuda çalışmalar yapılmasına veya başlamasına vesile olur.
Buna ek olarak ilgili kurum ve kuruluşların gizli kalması gereken yerleşkeleri “herkese açık” olarak yayınlayan Google’a bir uyarı gönderip, ilgili alanların bulanıklaştırılması da ivedilikle sağlanmalıdır. Özellikle TUA (Türkiye Uzay Ajansı) ve TCCB DDO (Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi) bu konuda lider konumda olmalıdır.
Bilgi Güvenliği kapsamında akla gelmeyecek konularda tedbirler almak sizi geriye değil ileri götürecek adımlar atmanıza sebebiyet verecektir. Bu nedenle umarım bu tip konulara kişiler ve kurumlar ehemmiyet verirler.