Bir Tweet’in Gücü: Sosyal Medya, Sözleşmeler ve Toplumsal Etkileri isimli yazımda, devletlerin ve devlet organlarının Twitter üzerinden resmi açıklama yapmaları, Twitter'ın devletlerarası iletişimi ve devlet-vatandaş iletişimini monopolize etmesine neden olmaktadır şeklinde bir cümle yazmıştım. Birleşmiş Milletler gibi genele hitap eden Kurumların bu duruma müdahale etmesi ve kendi platformunu oluşturması gerekliliğine vurgu yapmıştım. Bu platform, uluslararası yasalara tamamen bağlı bir kurum tarafından yönetilmelidir. Aksi takdirde, Twitter'ın başka biri tarafından satın alınması, kapatılması veya farklı amaçlara hizmet etmesi durumunda bu bilgilerin kötü amaçla kullanılmayacağının garantisini kim verebilir? sorusuna da cevap aramıştık.
Blog Posts
Yüksek lisans döneminde birçok araştırma ve proje ödevi hazırladım. Yalan söylemeyeceğim, bu akademik çalışmalarımda yapay zekadan oldukça faydalandım. Ancak bu süreçte yapay zekanın, "yapay" ve "zeka" kısımlarını ayrı ayrı daha iyi kavramış oldum diyebilirim. Bu nedenle yaşadığım bu deneyimi aktarmak ve özellikle bu tarz çalışmalar için yapay zekadan faydalanan öğrenci ve araştırmacılara dikkat edilmesi gerekenleri belirtmek için deneyimlerimi aktarmak istedim.
21.yüzyılın ilk çeyreğinde, dijital dönüşüm ve yapay zekâ teknolojileri, toplumsal, ekonomik ve siyasi yapıları köklü bir şekilde değiştiriyor. Bu dönüşüm sürecinde, Türkiye de yapay zekâ alanında önemli adımlar atarak global rekabet gücünü artırmayı hedefliyor. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi (UYZS) 2021-2025 ve 2024-2025 Eylem Planı, ülkemizin bu alandaki yol haritasını çiziyor. Bu yazıda, Türkiye'nin Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi'nin ana hatlarını ve bu strateji kapsamında belirlenen hedefleri, konuyla ilgili soruları cevaplayarak detaylı bir şekilde incelemeye çalıştım. Ayrıca, yapay zekâ teknolojilerinin toplumsal ve ekonomik yapıya entegrasyonunu nasıl hızlandırmayı planlandığı ve bu alanda uluslararası iş birliklerini nasıl güçlendirileceği konusunun cevaplarını da bu yazıda bulabileceğinizi düşünüyorum. Yazının asıl amacı son kullanıcı olarak sizlerin sorabileceğiniz soruların yanıtlarını, Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi (UYZS) 2021-2025 ve 2024-2025 Eylem Planı içerisinden çıkartıp özet olarak vermektir.
Dün (19.07.2024) yaşanan CrowdStrike olayı ile birçok sistem hizmet veremez hale geldi. Bu nedenle de normal yaşantıda ciddi aksamalar yaşandı. Sizlere, bazı yabancı kaynaklardan edindiğim bu sorunun kök nedenine dair bulguları paylaşmak istedim. Olayı ardındaki sistem hatası ve bunun bellek erişim sorunlarıyla nasıl ilişkili olduğunu inceleyelim. Bildiğiniz üzere olayımız, Crowdstrike’ın yayınladığı bir güncelleme sonrasında güncellemeyi alan sistemlerde meydana geliyor ve oldukça ilginç bir teknik arka plana sahip.
Bu infografik, bilgi güvenliği açısından değişiklik yönetimini etkili bir şekilde yönetmek için adım adım izlenebilecek temel adımları açıklamaktadır. Değişiklik talebinin alınmasından etki analizine, planlamadan uygulamaya, test ve doğrulamadan gözden geçirme ve raporlamaya, en son olarak da dokümantasyon ve arşivlemeye kadar olan süreçleri detaylandırır. Bu adımlar, değişikliklerin güvenli bir şekilde uygulanmasını ve organizasyonun bilgi güvenliği politikalarına uyumunu sağlamayı amaçlar.
Bu infografik, fidye yazılımlarının ne olduğunu, cihazları ve verileri koruma yöntemlerini ve enfekte olunması durumunda yapılması gerekenleri detaylı bir şekilde açıklamaktadır. Fidye yazılımı, cihazlarınızdaki verileri kilitleyerek veya şifreleyerek erişimi engeller ve verilerinizi geri almak için fidye ödemenizi ister. Bu tür yazılımlara karşı, düzenli yedekleme yapmak, güvenilir antivirüs yazılımları kullanmak, işletim sisteminizi ve uygulamalarınızı güncel tutmak gibi önleyici tedbirler alınabilir. Enfekte olunduğunda ise, antivirüs yazılımıyla tarama yapmak, yedeklenmiş verileri geri yüklemek ve fidye ödememek gibi adımlar önerilir.
Bu infografik, günümüzün karmaşık ağ yapıları için temel bir güvenlik stratejisi olan Sıfır Güven (Zero Trust) Mimarisi'ni tanıtmaktadır. Sıfır Güven, kurum içi ya da dışındaki tüm kullanıcıların, uygulamaların ve verilerin erişim sağlanmadan önce doğrulanmasını, yetkilendirilmesini ve güvenlik yapılandırmalarının sürekli olarak onaylanmasını gerektiren bir güvenlik çerçevesidir. Bu yaklaşım, kimlik güvenliği, uç nokta güvenliği, uygulama güvenliği, veri güvenliği, görünürlük ve analitik, güvenlik otomasyonu, altyapı güvenliği ve ağ güvenliği gibi sekiz temel sütun üzerinde şekillenir.